Yargıtay'dan bağ-kur'luya müjde



Esnek çalışma şartlarını yeniden düzenleyen ve Özel İstihdam Büroları'na yeni yetkiler veren 6715 sayılı "İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" geçen hafta Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

12 Şubat 2016 tarihinde yürürlüğe giren yarı zamanlı çalışma diye adlandırdığımız kadın çalışanlarımızın doğum yapmaları nedeniyle çalışma hayatından çekilmesini önlemek ve kadın çalışan istihdamını artırmak için getirilen teşvik sistemi özellikle özel sektörde sancılı başladı.

MEMURA AYRICALIK

6663 sayılı yasa ile getirilen düzenlemeye göre, gerek memur gerekse işçi kadınlar, doğum sonrası 8 haftalık izin süresi bittikten sonra, isterlerse birinci doğumda 60 gün, ikincide 120 gün, takip eden doğumlarda 180 gün yarı zamanlı çalışabilmekte. Yani haftalık çalışma süresinin yarısı kadar işe gidecekler. Çoğul doğumlarda bu sürelere birer ay eklenecek. Ayrıca üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen işçi ve memurlar da aynı haktan yararlanabilmekte.

Yine bu düzenlemeye göre doğum izinlerini ve yarım çalışma sürelerini bitiren işçi veya memur kadınlar, isterse çocuğu ilkokula başlayıncaya kadar yarım gün çalışmaya devam edebilecek. Çalışma hayatında hep eşitlikten bahsederiz ancak bu düzenlemede yine memur kadınlara işçi kadınlar karşısında bir ayrıcalık yaratılmış oldu. Ortaya çıkan bu eşitsizlik ne yazık ki özel sektörde çalışan kadınları üzmekle birlikte, işverenlerin kadın çalışanların yarı zamanlı çalışma isteklerine sıcak bakmadığını doğum yapan yada yapacak olan kadınların işini kaybetme ile karşı karşıya kaldıkları işverenlerin doğum planlaması yapan kadın çalışanlar ile yarı zamanlı çalışma tercihinin olup olmadığı konusunda görüşmeler yaparak hatta yazılı taahhütname istendiği şikayetleri bir hayli artmış durumda.

İŞKUR'DAN ALINACAK

Doğum sonrası 60 - 180 gün arası yarı zamanlı çalışan memurun maaşı tam olarak kurumu tarafından yatırılacak. Kadın işçi ise 60 -180 gün arası yarı zamanlı çalıştığı sürenin yarım ücretini işverenden, diğer yarısını (asgari ücret kadarı) İŞKUR'dan alacak. Bu sürenin bitiminden sonra çocuğun ilkokula başlayacağı tarihe kadar yarı zamanlı çalışmaya devam eden işçi veya memura, sadece işyerinde çalıştığı sürenin ücreti verilecek.

SGK HİLELİ BOŞANMALARIN PEŞİNDE

SGK'nın en çok başını ağrıtan konuların başında muvazaalı boşanmalar geliyor. Her ne kadar Yargı kararları SGK aleyhine sonuçlansa da, Kurum muvazaalı boşanmaların peşini bırakmıyor. Muvazaadan kastımız boşanma her ne kadar mahkeme kararı ile gerçekleşmiş olsa da aslında mahkeme de bu hileye alet ediliyor olması. Hileli boşanmaları ihbar edenler genelde aylıkları düşen annelerdir. Kızlarının aylıklarına ortak olmasından dolayı hileli boşanmaları ortaya çıkartıyorlar.

5510 sayılı kanunda kızların, her birine ölen sigortalının aylığının %25'inin bağlanması yer almaktadır. Hal böyle iken iyi niyetli olmayan kişilerce yasanın hükmünden istifade edilme olasılığına karşın "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği ve bu kişilere ödenmiş olan tutarların, geri alınması hükümlerine" göre tekrar alınacağı belirtilmiştir.

YARGITAY'DAN BAĞ-KUR'LUYA MÜJDE

Geçtiğimiz pazartesi günü bu köşeden "Bağ-Kur'lunun tescil çilesi" başlığı ile Sosyal Güvenlik Sistemi'nin "Yetim Çocuğu" olan Bağ-Kur'luların geçmiş yıllarda vergi mükellefi olmasına rağmen kaydı yapılmadığı için mağduriyetlerine dikkat çekmiştim. Bu talebimiz henüz Hükümet kanadından cevap bulamadı. Ancak feryadımızı ilk duyan sesimize karşılık veren Yargıtay, bu soruna son noktayı koydu. Yargıtay yüz binlerce Bağ-Kur'luya emsal olacak bir karar verdi. Kararla 2000 yılından önce vergi kaydı, esnaf odası kaydı bulunan ve bu dönemden önce belli bir süre kaydı olup silinenlere ikinci bir fırsat kapısı aralandı. Yargıtay bu kararını 1985'te çıkan '3165 sayılı Kanun'a dayandırarak 2000 yılı öncesi vergi mükellefi olup ,Bağ-Kur tescilini yaptıramayanların bu hakka kavuşmalarının önünü açmış oldu .

Bağ-Kur Tescili yaptırmak isteyen vergi mükelleflerinin bu haktan yararlanabilmeleri için bireysel dava yoluna gitmeleri gerekiyor. Sosyal Güvenlik Kurumunun Karşı karşıya kalacağı davaların önüne geçmesi için acilen gerekli olan yasal düzenlemenin yapılması için adım atması gerekiyor.

Konular